FENERBAHÇE

FENERBAHÇE
Bir Kere Fenerbahçe Diyen Ömrünce Fenerbahçe Demeli

23 Ocak 2011 Pazar

alex de souza tüyleri ürperten KADIKÖY

Fenerbahçe'nin Oyunu

Dün gece maçı izlerken Antalya'da futbolcuların ve Aykut Kocaman'ın basın toplantıları geldi aklıma.Çok iyi bir çalışma geçirdiklerinden,ikinci yarı farklı bir takım olacaklarından bahsediyorlardı.Oysa dün gece değişen hiçbirşey olmadığını gösterdi bize.Yine korkak,kişiliksiz pasif bir futbol vardı.Değişen tek şey deplasmanda kazanması Fenerbahçe'nin.Artık bu bile bir övünç kaynağı mı olmaya başladı diye düşünmüyor değil insan.Akşam Niang sol açık oynadı.İşin ilginç yanı sezon başında bir sürü bonservis parası verilerek alınan ve o kulvarın oyuncusu olan Stock yine yok.Aslında sezon başından beri onu ortalarda gören yok.Keza Dia aynı şekilde.Bunlar takımda bir farklılık meydana getirsinler diye alındılar,yani yabancı hakkını onlardan yana kullandı Fenerbahçe.Ama takıma girmekte zorluk çekiyorlar.Kaldı ki bu kadar kötü bir Fenerbahçe takımına.Futbol anlamında yine kötü bir takım,organizasyonsuz vizyonsuz bir Fenerbahçe.Topu ileri taşıyamayan kalesinde pozisyon veren pas yapamayan gol pozisyonu üretemeyen.Bütün bunlar çok çalışmanın ürünü olsa gerek.Gökhan Gönül'ün hırsı,inatçılığı,egoistliği,becerisi ve şansıyla attığı gol sonrası kazanıyor Fenerbahçe.Kişisel beceriyle gelen 3 puan.Dileyelim haftaya da bir başka futbolcu aynı şekilde kazandırsın maçı.Zira bir haftada bu takım futbolun doğrularını yapmayı öğrenemeyeceğine göre (öğrense bu bir aylık dönemde öğrenirlerdi)yine kişisel becerilere ve şansımıza güveneceğiz.Ve Aykut hocanın takım oyunu oynamayı onbir kişiyle defans yapmak olmadığını anlamasını umacağız.

21 Ocak 2011 Cuma

santos:geç gelen özür

Andre Santos özür diledi ve olay tatlıya bağlandı.Bu iyi güzel bir gelişme.Fakat insanın aklına da gelmiyor değil.Aklınız daha önce neredeydi.Yarım sezon boyunca Santos olayı Fenerbahçe'nin kucağında saatli bir bombaydı.Bir sürü polemik ve huzursuzlukla geçen yarım sezon.Oysa herşey on dakikada halloluyormuş bu kadar basitmiş.Peki bu neden bu kadar uzatıldı,tatlıya bağlanmadı.Yoksa o şişkin egolar yüzünden mi?Santos özür dilemek için neden bu kadar bekledi?Aykut neden bekledi?Ve devre arasında ne oldu da Santosun aklına birden özür dilemek geldi?Bence kaybedilen onca kulvardan sonra aradaki gerilime ara verildi.Zaten hep öyle olmaz mı sezonun bitmesine az bir süre kala herkesi birden takımdan gönderilme korkusu sarar ve taşın altına sokulur eller.Hep böyle olmuştur.Çünkü taraftar da yönetim de sezon içinde olanları bir yere not eder.Başıraya giden yolda kim köstek oldu?

tarftarın suçu mu?

*Fenerbahçe'nin kötü bir sezon geçirmesi taraftar yönetim ve futbolcuları da içine alan derin bir kaosa soktu.Kimi yönetimi,kimi futbolcuları,kimi de taraftarı suçluyor.Yönetim taraftardan sürekli destek isteyen açıklamalar yaparken futbolcular da taraftarın protesto etmesini eleştiriyor.Genelde basında bunlar yer aldığı için kötü gidişat şimdilik taraftara yıkılmış durumda.Oysa taraftar sadece mücadele görmek istiyor sahada ve bunu görmediği zaman haklı olarak protesto ediyor.Çünkü bir maç iki maç değil yarım sezon aynı vurdumduymazlıkla oynayan futbolculardan bahsediyoruz.Benim basından takip ettiğim kadarıyla yönetim tarafından yapılan açıklamalardan,futbolcuların röportajlarından çıkardığım sonuç mücadele etseler de etmeselerde güzel oyuna bakmadan hep destek vermemiz yönünde.Peki taraftarı destek vermeye mecbur kılacak,destek olmaya itecek o ruhu verebildi mi futbolcular.Avrupadan,Türkiye kupasından elendikleri takımlara bir baksınlar,ligde puan verdikleri takımlara da.Bu kadar milyon euro alan futbolcular bunu kendilerine yakıştırabiliyorlar mı?Eskiden formayı koysa kazanırdı maçları,şimdi milyonlarca dolar para vererek aldığı (bunlar yıldız güya)yıldızlara giydirmesine rağmen yerlerde futbol takımı.Bunun tarftarla ne alakası var Allah aşkına.İnanın tarftar mücadele istiyor maçın son düdüğüne kadar,mücadele ve azim.Futbolcunun çubukluyu zirveye taşımak için verdiği mücadeleyi yetersiz gördüğü için,o armanın yerinin zirve olması gerektiğini bildiği içindir bu protestolar.Kimsenin şekliyle kara kaşı kara gözüyle alakalı değildir.Taraftardır armanın koruyucusu,futbolcular onu zirvede tutmak zorundadır.Çünkü o kadar para onun için verilmiştir,o şan şöhret hepsi bunun içindir.Sonuçta taraftar kombineyi,bileti ruhsuz bir takımı izlemek için almaz.Kazandığını görmek yada kazanmak için elinden geleni yapan futbolcuları görmek ister.Bu tarftara o kadar haksızlık edilmesin.Çünkü mücadeleyi gördüğünde kaybetse de futbolcusuna yaptığı mücadelenin hakkını her zaman vermiştir.

8 Eylül 2010 Çarşamba

cinneti cennete çeviren adam;alex

yüreğini açmış gökyüzüne elinde sihirli bir değnek çocukların uykularına gireceği anı bekliyor.pırıltısı geliyor suretinden önce.o kendini yeniliyor her maçta bıkmadan usanmadan.rakipleri bertaraf etmenin ustası,nazire yapıyor rakiplere her golünde.her maç randevusu var çocukların futbol meleğiyle.bitti denilen anlarda çocuklara kalbinin pınarlarından umutlar getiriyor sarı lacivert.yüzünde şefkatin sınırsız güzelliği alnında futbol maceraperesti yazıyor.ondaki farklılık başka hangi futbolcuda var.bir sihirbazın yapabileceğinden çok daha fazlası var onun ayaklarında.hünerli bir sanatçı edasıyla duruyor sahada.her an bir sürprize hazırlıklı çocuklar.her an yepyeni düşler getirebilir onlara aydınlığıyla aydınlatıyor başka yüzleri.onun olduğu maçlarda bir bakın saraçoğluna günşin batmadığı tek yer oluyor.o bize sonsuz bir aşk getirdi kalbinde.çocuklara kumdan kaleler yapıyor.tutkumuz tutkusu oldu.onu çözmek imkansız her an yeni bir cevherle çıktıkça karşımıza.değişmeyen hünerler var onda.topu her ayağına alışında özgürlüğe akıyor pırıl pırıl bir ışıkla.etkisiz kaldığı(kimilerine göre) maçlara bakın rakipler gölgesini takipte.Tanrı öyle bir hediye vermiş ki ona ayağında yıldızları sektiriyor.unuttuğumuz ne varsa futbol adına hepsini yeniden hatırlattı.ligin en zarif adamı olarak kalplerde resimleri.sokak arası maçlarda çocukların tek kahramanı.galibiyetlerin gönüllü postacısı.bütün yelkenleri açık şampiyonluğa.en zor anlarda saçtığı umutlarla aslında galibiyetlerden çok daha fazlasını veriyor.futbol topuyla dans edişinde icra ettiği sanatı göremeyen futbol izledim demesin.o kaybedilmiş ruhları yeniden bulup çıkartıyor.yazdığı okadar güzel şiirler var ki,sahadaki en romantikm şair.onu izlemek için çok bekledik,bunu oda biliyor.bu bekleyişlerimizin karşılığını vermek için saraçoğlunun çimlerine ter akıtıyor,ümit yeşertiyor.ayaklarıyla hediyeler dağıtıyor,aldığından fazlası taraftara armağan.bilmem bunları okur mu alex ama şunu bilmeli ki tarih onuda altın harflerle yazdı yazacakta.ondaki tükenmez deha çocuklara örnek olacak.okul defterlerinde,duvarlarda,pankartlarda ve en önemlisi vefakar fenerbahçe taraftarının yüreğinde yazacak adı.hiç silinmeyen bir kalemle.sonsuzluğa not düşmektir bu.